Osmanlı Devleti-Türkiye ve Afganistan İlişkilerinin 250 Yıllık Tarihi Konulu Konferans

Yazıcı-dostu sürüm

Kâbil Üniversitesi yerleşkesinde bulunan Kâbil Yunus Emre Enstitüsü 21 Aralık 2015 tarihinde “Osmanlı/Türkiye ve Afganistan İlişkilerinin 250 Yıllık Tarihi “konulu bir konferans düzenledi. Program, iki ülke milli marşlarının okunmasının ardından Enstitü Müdürü Ersin Selçuk tarafından yapılan selamlama konuşmasıyla başladı. Başbakanlık TİKA Mezar-ı Şerif Program Koordinasyon Ofisi Koordinatör Yardımcısı A. Ergun Çınar tarafından verilen konferansta bugünkü Afganistan coğrafyasının tarih boyunca geçirdiği değişiklikler ve aldığı isimler üzerinde duruldu.

Dönemin siyası konjonktürü ile paralel olarak 18. yüzyılın ikinci yarısında Afganistan ve Osmanlı Devleti’nin çok kısa sürede iletişime geçtiğini belirten Çınar; 19. Yüzyıl boyunca taraflar arasında karşılıklı münasebetler olduğunu, çok sayıda Afgan seçkininin bu dönemde Osmanlı topraklarına yerleştiğini ve bu kişilerin kabul ve himayeye mazhar olduğunu belirtti. 1877 yılında ulemadan Ahmed Hulûsi Efendi başkanlığında Afganistan’a gönderilen sefaret heyeti ve bu heyetin faaliyetlerine değinen konuşmacı 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren dışişlerinde İngiltere’ye bağımlı hale gelen Afganistan’ı Osmanlı Devleti’nin mümkün olduğu kadar bağımsız bir devlet olarak tanımaya çalıştığı ve topraklarındaki Afgan tebaasını doğrudan himaye ettiğini söyledi.

Çınar, Osmanlı topraklarında açılan çok sayıdaki Afgan Tekkelerinden de bahsederek iş bu tekkelerin gördüğü fonksiyonlardan ve Osmanlı Devletiyle olan ilişkilerine temas ile  Üsküdar ve Kudüs Afgan tekkeleri ile ilgili ayrıntılı bilgi verdi. Ayrıca Osmanlı Devleti’nin Afganistan’la ilgili bilgi ve haber kaynaklarının Londra Sefareti, Bombay Başşehbenderliği, Tahran sefareti ve Afgan Tekkeleri ve Hac döneminde Hicaz Vilayetine gelen Afgan seçkinleri olduğunu belirten Çınar; tarafların 19. yüzyılın sonlarında ve 20. Yüzyılın başında çeşitli isimler altında diplomatik ilişki kurmaya teşebbüs ettiğini ancak bunların İngilizlerin müdahalesiyle önünün alındığını söyledi. Afganistan’ın 19. yüzyılın sonlarından başlayarak Osmanlı modernleşmesinden istifade etmeye istekli olduğunu belirten konuşmacı sanılanın aksine çok sayıda tabip asker, muallim,  maliyeci gibi uzmanın cumhuriyet döneminden önce Afganistan’a hizmet için geldiğini de sözlerine ekledi.

Çınar,  seçkin bir Afgan aydını olan Mahmud Tarzi’den de bahsederek yirmi yıl Osmanlı Devleti’nde yaşayan Tarzi’nin pek çok Türk uzmanını Afganistan’a celp ettiğini ve adı geçenin hayatını Afganistan’a adadığını belirttikten sonra iki ülkenin 1921 tarihi itibariyle diplomatik ilişki kurmalarını müteakip doğrudan temas kurmalarının mümkün olduğunu ve Türkiye Cumhuriyetinin Afganistan’a yönelik eğitim ve insan gücü yardımının daha sistemli ve programlı hale geldiğini belirtti.

1920’li yıllardan başlayarak 1960’lı yılların sonuna kadar Afganistan’a gelen çok sayıda seçkin Türk’ün Afganistan’a  askeri, ilmi, kültürel ve sıhhi alanlarda yaptığı değerli katkıları ayrıntılı  bir şekilde anlatan konuşmacı Türk uzmanların Afganistan’ın ilklerinde öncü olduklarını söyledi. Ayrıca ilk Siyasal Bilgiler Fakültesinin, ilk Tıp Fakültesinin, ilk Veterinerlik Fakültesinin, ilk devlet hastanesinin, ilk sanatoryumun, ilk Akıl Hastanesinin ilk Askeri mektebin ve daha pek çok ilkin Türk uzmanlar ve hocalar tarafından hayata geçirildiğini ve Afganistan’da çeşitli bilim dallarında yazılan ilk kitapların Türkler tarafından hazırlandığı gibi bilgileri de dinleyicilerle paylaşan Çınar, Türkiye’nin Afganistan’a olan alaka ve muhabbetinin bugünde devam ettiğini ifade ederek sözlerine son verdi.